29 Mart 2008 Cumartesi




Evde,sokakta,otobüste,uçakta,gemide aklınıza gelebilecek her yerde reklama maruz kalıyoruz."Maruz kalmak" kelimesini bilerek kullandım.Hiç istemediğiniz bir anda,yerde, farklı formatlarda karşımıza çıkabiliyor reklamlar.İnsan algısının belli bir noktadan sonra gönderilen reklam mesajlarını sağlıklı olarak algılayamayacağı kanaatindeyim.Bu fikri düşündükçe aklıma sorular düşmeye başlıyor.Kitlesel reklamlar ne kadar doğru? Hangi oranda tüketiciye ulaşıyor, daha doğrusu tüketici gönderilen mesajda alması istenen mesajı hangi ölçüde alıyor? Aldığı mesajı nasıl yorumluyor ve tüketicilerin mesajları alma eğilimleri nasıl ölçülüyor?

Bu soruların cevabı,çıkış noktası yeni çağın pazarlama stratejisinin üzerine konumlandırılacağını düşündüğüm "izinli pazarlamada"yatıyor.İzinli pazarlama ,tüketicilerin algılama ve ilgi alanlarına göre segmente edildiği,tüketicinin bilinçli ve istekli olarak-çoğu zaman bu istek reklam yayıcısının bir havuç sunmasıyla gerçekleşiyor-kabullendiği reklamlardan oluşuyor.
Tüketici tarafından baktığımızda izinli pazarlama'nın en iyi yanı, alınan reklam mesajlarının sınırlarının yine tüketici tarafından belirlenmesi. Bu sayede izinli pazarlama uygulayıcıları hem temiz bir algıyaya seslenme şansı yakalamakta hem de mesajları kendi istediği şekilde tüketiciye ulaştırmaktadır. Bir bakıma "alan memnun satan memnun"mantığı.

İzinli pazarlama'nın en iyi uygulanacağı mecralar kuşkusuz internet- eposta- ve mobil içeriklerin her gün bir yenisinin eklendiği cep telefonları.Bu alandaki yeniliklerin reklam sektörüne yeni bir soluk getireceğini ve ivme kazandıracağını düşünüyorum.İzlemeye devam...

27 Mart 2008 Perşembe




Son zamanlarda gördüğüm en güzel işlerden bir tanesi.Yaptığı işi,anlatmak istediğini,anlatmak istediği şeyin sonuçlarının ne olacağını ilk bakışta görseli izleyenlere veriyor.Yalın,çarpıcı,dikkat çekici.
Reklam veren:Grenn Peace
Ajan:GreyyTel Aviv

24 Mart 2008 Pazartesi


Fikr-i Fukara ekibi ve Erdinc Baş -sağ köşede-

Reklam yaratıcıları derneği ve Marketing Türkiye'nin birlikte düzenlediği Dersarası reklam yarışmasının dördüncü final değerlendirmesi,15 mart 2008'de Eskişehir Anadolu üniversitesi'nde yapıldı.Sektörünün önemli isimlerinin jürilik yaptığı yarışmanın sonuçlarını buradan görebilirsiniz.

Dersarası'nın üçüncü finalinden daha önceki yazımda bahsetmiştim.O yarışmada ikinci olan takımın(Fikr-i Fukara) üyeleri arasında arkadaşım Erdinç Baş yeralıyordu.Bu sene 4. finali 15 mart 2008'de yapılan dersarasında yeniden başarı gösterip ikinci oldular.Ben de sektöre girmeye hazırlanan bu işe gerçekten aşkla sarılan biriyle Erdinç'le bir söyleşi yapmaya,geleceğe ve reklamcılığa dair fikirlerini öğenmeye çalıştım.
Evet,söyleşiler genellikle söyleşi konusu'nun üstadlarıyla yapılır.Ben genç bir sanat yönetmeninin mesleğe,bugüne ve geleceğe bir projeksiyon tutacağından hareketle Erdinçle konuşmaya karar verdim.Söyleşiyi dikkatle okumanızı salık veririm.

Erdinç kendinden biraz bahseder misin? Neden Reklamcı /Sanat Yönetmeni olmayı seçtin ?

İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi 3. sınıf öğrencisiyim. Ayrıca Anadolu iletişim meslek lisesi radyo-televizyon mezunuyum. Lisede TGRT kanalında 8 ay boyunca Cut-Set görevlisi olarak yayınlanacak dizilerin sansürcülüğünü yaptım. 2006’nın yaz ayında bir dijital baskı merkezinde staja girerek temel grafik programları hakkında gerekli bilgileri edindim. 2007’nin yaz ayında ise bir reklam ajansında staja girerek, sanat yönetmeni yardımcılı yaptım. Stajlarla geçen bu süre dahilinde Photoshop, Freehand ve Illustrator programları hakkında üst düzey bilgi ve deneyim edindim.

Reklamcılık sektörüne ilgim, babamın mesleği olması nedeniyle küçük yaşlarda başladı. Oldukça ilkel olsa da, günümüzde kullanılan malzeme değişikliği dışında görev olarak yıllardır aynı özelliği taşıyan ve bir açıkhava reklamcılığı örneği olan tabelacılık sektörü ile reklamcılığa ilk adımımı attım. İşin çıraklık kısmından da başladım denilebilir. Artık çıraklara “Junior“ lakabı takılsa da, üstlenilen görevler aynı yola çıkıyor; işi öğrenmek.

Tabelacılığın bana öğrettiği en büyük hayat dersi, içinde bulunduğun bir meslekte yoğunlaştığın alan ne olursa olsun, aranda bağ olan tüm alanlar hakkında yeterli bilgiye sahip olunması gerektiğiydi. Bu nedenle grafik konusunda bilgisayar kullanımına yoğunlaşsam da, bir reklam oluşturma sürecinde, birlikte çalıştığım tüm alanlar hakkında bilgiye sahip olmam gerektiğini düşünüyorum. Bu sayede oluşturduğunuz tasarımı birçok değişik yönden yorumlayarak, kusursuz iş çıkarabileceğime inanıyorum.

Çok genel anlamda söylemem gerekirse, reklamcılık işinde çok para var mantığıyla bu mesleği seçmiştim. Fakat günümüzde sürekli büyüyen ve gelişen canlı bir organizma olan reklamcılık, benim için hareketli bir yaşam ve heyecan verici yeni öğrenimler demek.

Grafikerliği, sanat yönetmenliğine göre daha pasif bir meslek olarak buluyorum. Sanat yönetmenliği süresince birçok kurum içi aktivitede yer alma ve güzel bir gelir elde etme imkanı var.

Fikr-i Fukara nasıl bir araya geldi? Sizi tetikleyen projeler miydi?

Grubumuzun temelleri ikinci sınıfın sonlarına doğru atıldı. grafik konusunda öğrendiklerimi uygulamak istiyordum. Grup arkadaşım Sibel de derslerde kavramlara ilgi duyan, sürekli yeni yeni kavram ve teoriler öğrenmek için çeşitli eğitim seminerlerine ve kurslara yazılan bir arkadaşımdı. Benim uygulama hakkında bilgilerim ve Sibel’in kavramlar hakkında bilgilerini birleştirerek iddialı bir grup kurmayı planlıyordum. 3. sınıfa geçtiğimizde, birçok yarışmaya katılma şansını elde ettik. Genelde öğrenciler için hazırlanan yarışmalarda 3. sınıf ve üzeri olma zorunluluğu vardı.

Sibel ile bazı projelere kalkıştığımızda metin yazma ve araştırma yapma konusunda biraz zorlandığımızı anladık. Bu durum karşısında grubumuzun diğer üyesi olan Yiğit’i devreye soktuk. Roman ve şiir okumayı seven Yiğit, reklamcı olma konusunda tüm geleceğini bu mesleğe bağlayan ve ne yapması gerektiği konusunda bilinçli olan bir arkadaşımızdı. Her türlü sorumluluğu yerine getiriyor ve liderlik vasfını da rahatlıkla üstlenebiliyordu. Bu dengeli beraberlik, yanında inanç ve güveni de beraberinde getirdi. Kendi aramızda bir söz vermiştik ve elimizden gelenin en iyisini yaparak herhangi bir yarışmada derece almayı hedeflemiştik.

Yarışmalara nasıl hazırlanıyorsunuz?

Tamamen sistemli ve programlı bir hazırlık sürecine giriyoruz. Reklam ajansında staj yaptım süre zarfında gözlemlediğim çalışma düzenini, kurduğumuz grupta da uyguladım.

Elimize geçen brif hakkında yaptığımız iki üç toplantının ardından brief ile alakalı tüm kavram ve alanları bir araya getirerek iletişim problemini belirliyoruz ve izlememiz gereken yolu kararlaştırıyoruz. Ardından hedef kitlemize göre nasıl bir mesaj aktarmamız gerektiği üzerinde duruyoruz. Mesajı belirlememizin ardından yaratıcı sürece geçiyoruz. Bu süreç dahilinde her türlü fikre, saçma olsa dahi yer veriyoruz ve not alıyoruz. Beğendiğimiz fikirlerin eskizlerini çiziyoruz. Bazı olanaklarımız kısıtlı olduğu için, genelde uçuk ve pahalı fikirleri ikinci planda tutuyoruz. Onlarca fikrin ardından hedeflerimize uygun fikirleri eliyoruz ve 6-7 fikri uygulamak üzere seçiyoruz.

Bu kadar iş içinde zorlanmamamızın ve stres yapmamamızın nedeni, grup üyelerinin her birinin ayrı görevler üstlenmesidir. Tüm grafik işlerini ben, araştırma ve geliştirme işlerini Sibel, metin yazımı ve birtakım araştırmaları da Yiğit yapıyor. Fikir toplantılarında kararları ortak veriyoruz.

Fikirler kağıt üzerinde gözle görülür bir hale gelince, çevremizdekilerin de düşüncelerini alarak çeşitli yenilemeler ve geliştirmelerde bulunuyoruz. Tüm bunları yapmaktaki amacımız, kendi açımızdan öğrendiklerimiz çerçevesinde kusursuza yakın çalışmalar çıkarmaktır. Basit, amaçları havada kalan, herkesçe kullanılmış fikirleri kesinlikle uygulamamaktayız. İlk hedefimiz, çalışmalarımızın fikir kokmasıdır. Alışılagelmiş fikir ve uygulamalardan kaçınıyoruz. Bu nedenle Reklam Yaratıcıları Derneği’nin hazırlarmış olduğu DERSARASI adlı yarışmada 2007 Aralık ve 2008 Mart aylarında gerçekleştirilen iki etapta da birden fazla çalışma ile finale kaldık, hatta ikisinde de ikinci olduk.

Bu üç kişiden oluşan çekirdek grubumuz dışında, IAA(ULUSLAR ARASI REKLAMCILIK DERNEĞİ)’in düzenlemiş olduğu yarışmaya katılmak için toplam 7 kişiden oluşan bir ekip kurduk ve Fikr-i Fukara ismini kullandık. DERSARASI yarışmasına nasıl hazırlanıyorsak, IAA’in yarışmasına da aynı düzende çalışarak hazırlandık.

Bu tarz yarışmaları nasıl değerlendiriyorsun?

Reklamcılık öğrenimi gören ve gerçekten bu mesleği ileriki yaşamında icra etmeyi düşünen öğrencilerin, bu yarışmalardan başka kendini kanıtlayacağı yer olmadığını düşünüyorum. Bu yarışmalar sayesinde kişi, kendinin tam olarak reklamcılığın hangi alnında yetenekli olduğunu buluyor ve olgunlaşmak için daha ne kadar çalışması gerektiğini anlıyor. Bizlere seslenen bu tür yarışmalar ne yazık ki bir elin beş parmağını geçmemekte. Katılacağımız yarışmalar ile ilgili bir sonraki brifi öğrenmek için günleri sayıyoruz.

Önümüzdeki günlerde Fikr_i Fukarayı başka bir projelerde görecek miyiz?

Bu son iki yarışmada katıldığımız gibi, mezun olana kadar DERSARASI adlı yarışmaya katılacağız. Ayrıca reklamcılık ve halkla ilişkiler öğrencileri için çok büyük önem taşıyan, IAA(ULUSLAR ARASI REKLAMCILIK DERNEĞİ)’in her sene bir kez düzenlemiş olduğu reklam kampanyası projesi yarışmasına da ilk kez katıldık. Sonuçları sabırsızlıkla bekliyoruz. Gelecek sene de aynı yarışmaya katılmayı düşünüyoruz.

Öğrenci tarafından baktığında Pazarlama iletişimi Endüstrisini günümüzü ve geleceğini nasıl görüyorsun?

Alışılagelmiş kalıpları yıkan ve yıkmaya da devam eden reklamcılık sektörü, teknolojinin gelişmesiyle kendine yeni alanlar açacak ve sürekli büyüyecektir. Özellikle kişiye özel reklam mecraları önem kazanacağına (MINORITY REPORT adlı Tom Cruise’un başrolde oynadığı filmde bunu görebilirsiniz) ve reklamcılığın daha çok insana ekmek kapısı açacağına inanıyorum. Fakat rekabetin artması sonucu, sadece en iyiler ve kendini sektöre iyi hazırlayanlar bu paydan nasibini alacaktır.

İş Kaygın var mı?

İş kaygım bir zamanlar vardı. Fakat şunu gördüm ki, piyasanın kendini iyi yetiştirmiş ve gelişime açık insanlara kapıları sonuna kadar açık. Staj yaptığım ajans ta dahil olmak üzere, birlikte çalışma teklifinde bulunan birkaç yer ile de irtibattayım. Şimdilik sadece kendimi okuluma ve yarışmalara odakladım.

Teşekkürler Erdinç.

5 Mart 2008 Çarşamba



Turkcell, sektörün bugünkü durumuna baktığımda geciktiğini bile düşündüğüm bir yeniliğe imza attı.Mobil pazarlama ve reklam uygulamalarıyla ilgili bir internet sitesini yayına soktu.
Sitede mobil pazarlama ile ilgilenen herkesin dikkatini çekeceğini düşündüğüm bilgiler var.
Turkcell Mobil Pazarlama sitesinde;mobil pazarlama uygulamaları,çözümler,iş ortakları,ilgili ajanslar,başarı hikayeleri, dünyada mobil pazarlamayla ilgili etkinlikler gibi güncel ve yararlı bilgilere yer veriyor.
Site görsel ve içerik olarak tatmin edici.Siteyi ilk gördüğümde aklıma gelen:Mobil Pazarlama alanında yıllardır faaliyet gösteren ajansların neden içeriği bu denli yararlı ve bilgilendirici bir site oluşturmadıklarıydı.Sitenin ileride bu konuda online bir kütüphane olma ihtimali var mı bilmiyorum. Sadece bu amaçla kurulmadığı kesin Turkcell mobil pazarlama faaliyetlerinin kendi kanalları üzeriden yapılmasından son derece memnun.Mobil iletişim faaliyetlerinin artması doğal olarak pazarın en büyük oyuncusunun iştahını kabartıyor.Biz yinede tebriklerimizi iletelim.
Tebrikler Turkcell.