25 Ocak 2010 Pazartesi


Size viral bir video çekelim. Facebook’ta fanpage kuralım. Twitter’da hesap açalım. Mikro site yapıp, birde iphone aplikasyonu yaptık mı dijital dünyada yerinizi alırsınız.

Eğer pazarlama dünyasıyla ilgileniyorsanız, özelliklede bir markanın pazarlama departmanın da çalışıyorsanız, bu cümle kalıplarını çalıştığınız ya da sizinle çalışmak isteyen “dijital ajanslar”dan duyuyorsunuzdur. Bu çalışmaları neden sonuç içerisinde incelemeye başlayıp soru sormaya çalıştığınızda önünüze ısıtılıp koyulan aynı bu cümle kalıpları gibi benzeştir.

Çünkü,herkes sosyal medyada, çok popüler, etkisi büyük, ölçümlenebilir”

Dijital reklamcılığı konveksiyonel reklamcılıktan ayıran dijitalin “ruhuna” aykırı bu yaklaşımı reklamcılığın anavatanı sayılabilecek ABD’den rakamlarla biraz inceleyelim.

ABD’de 30 büyük reklamveren marka üzerinde yapılan pilot araştırmada her yıl reklamlara harcanan 300 milyar doların 112 miyar dolarının boşa gittiği belirlenmiş.

Rakamları tahayyül etmeye çalışalım: Harcanan emeğin, zamanın, paranın üçte biri boşa gidiyor.

Peki nasıl oluyor da bu kadar büyük reklam bütçeleri boşa gidiyor? Yine ABD’den bir örnekle cevap verelim.

**Detroit’in büyük reklamverenleri General Motors, Ford ve Chrysler. Yani Motown’da bilindikleri isimle “3 büyükler.” Detroit’teki büyük ajanslardan birinin medya direktörü bize, 3 büyüklerdden biriyle çalıştığı dönemde, televizyon harcamasını şehirdeki esas oğlanın; yani en çok televizyon harcaması yapan reklamverenin harcama raporlarına bakarak düzenlediklerini söylemişti. Bu yöntemin harcama seviyesini belirlemek için sihirli bir formül olduğunu sanıyorlardı. Birkaç yıl sonra, bahsettiği rakip şirkette çalışmaya başlamış ve reklam ajansına televizyon bütçelerini neye göre düzenlediklerini sormuş. Ne cevap vermişler dersiniz? Diğer 3 büyük otomobil markasının televizyon harcamalarına bakıp ona göre düzenlediklerini söylemişler!”.

Bu hazır kalıpların nereden geldiğini anlayabildik mi? :)

Sizin için yaptığımız mikrositeye 4 haftada 3 milyon kişiyi getirdik”. Hangi 3 milyon kişi? Site ziyaretçilerinin profili belirlenen kampanya hedeflerle uygun profildeki kişiler mi? Peki Ya ROI? Sorular uzayıp gider…

Ajanslar, çalıştıklarını markaların internetteki mevcut durumunu belirleyip, dijitalin tüm silahlarını markalar için doğru bir karmada sunmalıdır. Ajanslar markalar için aynı beden ve standartlarda konfeksiyon ürün üreten yerler değildir. Onlar yeni çağın terzileridir.

** What Sticks Kitabından

19 Ocak 2010 Salı




Yukarıda Google'da aynı anahtar kelimelerin farklı tarihlerde arama sonuç sayfalarında listelenmiş halini görüyorsunuz. Sonuç sayfalarını biraz daha dikkatli incelediğinizde 2009 yılında yapılan aramalarda video ve sosyal ağların ağırlığı sizin de dikkatinizi çekmiştir.

Bu veriler iki şekilde yorumlanabilir: Arama motorlarının artık video'ları da sonuç sayfalarında indexlemeye başlamış olması, sosyal ağların popüler olup mevcut içeriklerinin artmasıyla birlikte doğal arama sonuçlarında indexlenerek üst sıralara çıkması.

Bu iki yorumda aslında doğru ama çok yeterli değil. 2009 yılında ComScore ve GroupM Search&M80 tarafından yapılan araştırma hem yukarıdaki görselleri açıklıyor hem de bize yeni bir perspektif sunuyor.

Araştırma sonuçlarından kısaca bahsedelim;

Arama motoru ve sosyal medya kampanyaları birlikte yürütüldüğünde marka ürünleriyle ilgili aramalar sadece arama motoru kullanılan kampanyalara göre 2.8 kat daha fazla arama yapılmış.

Arama Motoru ve Sosyal Medya kampanyaları'nın birlikte kullanılması tıklamayı %50 arttırmış.

Yapılan araştırma satın alma aramalarında da iki kanalın kullanılmasının daha etkili olduğunu gösteriyor.

Tüm bu veriler Google'ın sosyal medyayı daha çok önemsediği ve gelecekte bu konuda çok daha fazla araç sunacağının habercisi aynı zamanda bu iki dijital kanalın birbirine ne kadar yaklaştığınında.
Şu anda mevcut kampanyalarınız varsa Google Analytics'den sosyal medya kaynaklı trafiği ölçerek araştırma sonuçlarını kendi kampanyanız üzerinden yorumlayabilirsiniz.